Serin bir
Erzincan sabahına uyandıktan sonra hemen yola koyuluyoruz. Hedefimiz , 130
yılda yapımı tamamlanabilen ve tamamen el işçiliğiyle yapılan meşhur , efsanevi
Kemaliye- Taşyol. Erkenden varıp tadını çıkarmak istediğimiz için kahvaltı
yapmadan yola çıktık. 50 kilometre sonra bir zamanlar Selçuklu devletinin
sancak kenti olan Kemah’a varıyoruz.
Burada Kemahlı kadınlarımızın dayanışma
derneğinin düzenlediği kermesi görüyoruz ve duruyoruz. Ev yapımı börekler ,
sarmalar ve katmerlerden oluşan enfes kahvaltımızı Kemah nehri kıyısında
yapıyoruz. Derneğe katkımız olsun diye biz de kermesten erişte , reçel vs.
satın alıyoruz. Bu güleryüzlü güzel hanımlar bizleri kapılara kadar uğurluyor.
Tekrar yollardayız.
1 saat sonra
Kemaliye’deyiz. Nehir kenarında çay molasından sonra Ahmet Kutsi Tecer’in de
memleketi olan Apçağa köyüne geçiyoruz. Vadinin tepesindeki bu köyden bütün
vadinin ve Kemaliye'nin panaromik manzarasını görmek mümkün.
Ve beklenen
an geldi ; heyecanla geçmeyi beklediğimiz o efsanevi Taşyol’dayız. 8
kilometrelik bu yol Karanlık vadi kanyonunun yamacına oyulmuş. Yapımı 130 yıl
sürmüş.Tabanında asfalt yok , elle kazılmış tünellerin içi ve duvarları kaba
taş halinde. Yer yer hava ve aydınlatma delikleri açılmış. Her delikte muhteşem
bir manzara görmek mümkün. 1,5 saatimizi bu muhteşem yola ayırıyoruz. Sık sık
fotoğraf çekmek için duruyoruz. Tadına doyulmaz bir mekan , mutlaka görülmeli.
Artık son
etapa geçiyoruz ; Sivas’a doğru yola çıkıyoruz. Akşam 19:00’da Sivas’tayız.
Otelimize yerleşip meşhur Sivas köftesinin tadına baktıktan sonra şehirde kısa
bir yürüyüş yapıyoruz. Atatürk’ün Sivas kongresini yaptığı binayı , tarihi
Valilik binasını , Çifte minareli medreseyi çok beğeniyoruz. Doğu Anadolunun
birçok ilinde olduğu gibi burada da Selçuklu devletinin izleri çok baskın.
Ertesi gün
yani 22 haziran günü bizim için buruk bir sevinç günü. Gezimizin son günü
olmasından dolayı biraz üzgünüz ama sevdiklerimize ve sevenlerimize kavuşacağımız
için de mutluyuz.
Sivas-Yozgat-Ankara
güzergahını kullanarak akşam 17:00 ‘da Eskişehir’e varıyoruz. Çok şükür
sapasağlam ve kazasız belasız evlerimize vardık.
3800
kilometrelik , 17 şehirden ve yüzlerce ilçe, kasaba , köy ve yayladan
geçtiğimiz bu unutulmaz gezide birbirimize yoldaş olduğumuz dostlarım Ozan Anıl
, Ufuk Bayraktar ve Fatih Yılmaz’a gösterdikleri uyum , yaydıkları neşe ve bu
zorlu yolculuğu böyle güzel bir şekilde bitirebilmek için gösterdikleri azim
için teşekkürü bir borç biliyorum. Sevgili dostlarım iyi ki varsınız.
Ve siz
sevgili Gezgingünlüğü okuyucuları , bizimle birlikte bu yolculuğu bir nebze
olsun siz de yapabildiyseniz ne mutlu bizlere.Yeni yollarda da buluşmak üzere
kalın sağlıcakla...
HAKAN
ÇELİKOĞLU