Motosikletle Karadeniz gezisi 5.gün



Kapalı bir Karadeniz havasına uyandıktan sonra otelimizin terasında Rize ve deniz manzarası eşliğinde kahvaltımızı yapıyoruz. Yola çıktığımızda ise saat neredeyse 10:00, ilk defa bu kadar geç çıkıyoruz yola.Çünkü yolumuz kısa , Sarp sınır kapısına 110 km yolumuz var.




Sahil yolundan sıkıntısız bir şekilde Hopa’ya kadar ulaşıyoruz. Burada verdiğimiz kısa molada ,Hopalı vatandaşlarımızın da telkiniyle motorlarımızı Sarp sınır kapısındaki otoparka bırakarak yaya olarak Gürcistan’a geçmeye karar veriyoruz. Hem sınır geçişinde uzun süre beklemek hem de bilmediğimiz bir ülkenin yollarına girmek istemiyoruz. Bu kararımızın ne kadar doğru olduğunu Batum’da bir kez daha göreceğiz.
Sınırdan sorunsuz ve hızlı bir geçişle nihayet Gürcistan topraklarındayız.





Hemen hemen herkes Türkçe biliyor, iletişimde zorluk çekmiyoruz. Taksiyle Batum şehrine geçiyoruz. Kısa bir araştırmadan sonra otelimize yerleşiyoruz ve beklemeden şehri keşfe çıkıyoruz.



Batum çok büyük bir şehir değil. Üzerinden eski Sovyet kostümünü ve 2008’deki Rus-Gürcü savaşının etkilerini atmaya çalışan adeta şantiyeye dönmüş bir şehir.Başınızı nereye çevirseniz bir inşaat görmeniz mümkün.Büyük otel zincirlerinin neredeyse hepsi ya çoktan faaliyete geçmiş ya da inşaat aşamasında.




 Şehir merkezinde birçok eski bina yıkılıp tekrar orijinal haliyle inşa edilmiş. Böylelikle tarihi doku korunmaya çalışılmış , mimari estetik açısından da görülmeye değer bir şehir diyebiliriz.Karadeniz kıyısında eski bir bataklığı devasa bir parka dönüştürmüşler.İçerisinde birçok tematik binanın ve öğenin olduğu bu park görülmeye değer.Şehir , tarihine sahip çıkarken yeniliğe de sırtını dönmemiş ; Teknik üniversite binası (ya da gökdeleni diyebiliriz) ve alfabe kulesi bu modern yapılaşmanın öne çıkan örnekleri.




Yalnız bu güzel şehrin en kötü yanı trafiği diyebiliriz. Birçok arabanın tamponu yok.Merak edip sorduğumuzda , çok sık kaza olduğu ve hasar gördükleri için artık şoförlerin tampon yenilemekten vazgeçtiğini öğreniyoruz.Zaten birkaç defa ezilme tehlikesi geçirdiğimiz ve bindiğimiz taksilerin şoförlerinin adeta birer trafik canavarı olması durumu yeterince açıklıyor. İyi ki motorlarımızı getirmemişiz diyoruz bir kez daha.




Bu güzel şehri gezerken acıktığımızı fark ediyoruz ve yerel halk tarafından tavsiye edilen bir Ukrayna restoranına giriyoruz. Keyifli bir sohbet eşliğinde Ukrayna mutfağının leziz yemeklerini afiyetle yiyoruz.





Biraz da fazla kaçırdığımız yemekten sonra şehri turlamaya devam ediyoruz. Rastgele sokaklara , caddelere girerek adeta bir keşif gezisi yapıyoruz.Aynı caddeden  7. defa geçtiğimizi fark eden Fatih ustanın uyarısıyla artık bir yere oturmaya karar veriyoruz.Gündüz gezip çok beğendiğimiz parka geliyoruz tekrar.Günün kapanışını su fıskiyelerinin müzikle senkronize , enfes gösterilerini izleyerek yapıyoruz.





Neredeyse hiç sürüş yapmadan yorulduğumuz bu günün ardından otelimizde istirahate çekiliyoruz artık. Yarın tekrar anavatana dönüp yeni yerleri keşif zamanı.

Motorsikletle Karadeniz Turu altıncı gün için tıklayınız 

0 yorum:

Yorum Gönder